Telefonlara göre değişiklik gösteren hız, 100 Mbps ile 375 Mbps arasında değişiyor. Yalnız telefon markası ne olursa olsun bir buçuk kapasitelik bir hız yükselmesi her halükarda kendini belli edecektir. Yüksek GB’lı bir oyun oynarken, bir video izlerken ya da bir filmi telefonunuza indirirken 4,5G’nin farkını anlamanız mümkün olacaktır. 4,5G’nin hızından faydalanabilmek için en fazla 2 senelik bir akıllı telefona sahip olmanız gerekmektedir. Çoğu akıllı telefonun 4,5G’yi desteklemesiyle birlikte bazıları eski oldukları için desteklememektedir. Eğer 4,5G’yi destekleyen bir telefona sahipseniz kullandığınız GSM operatörünüz yardımıyla 4,5G’ye geçiş yapabiliyorsunuz. Bunun için SIM kartı değişikliği yapılması ve operatörünüzün onayı gerekmektedir. 

 

Turkcell aboneleri kolay yoldan 2222’ye 4.5G yazarak SMS gönderdikten sonra 4,5G talebinde bulunabilirler. Dilerlerse de iletişim ya da çağrı merkezlerinden de bu işlemi yapabilirler. Vodafone aboneleri de isterlerse kolay yoldan 4545’e 4.5yazıp SMS gönderebilir ya da servisler sayfasından 4,5G’yi seçebilirler. Türk Telekom aboneleri 4.5G IZIN yazıp 5555’e göndererek yada çağrı merkezleri yardımı ile geçiş yapabilirler. 

 

Şimdi ise akıllarda 5G sorusu var. Peki ne zaman gelecek 5G? Pek yakın bir zaman dilimi içinde 5G hızına ulaşmak biraz zor görünse de 2018 yılında testlerin başlayacağını bilmek, 2020’de 5G’nin yaygın olarak kullanılacağını belli ediyor. 4,5G’nin ihaleleri ile birlikte 5G için gerekli olan izinlerin alınmış olması, 5G hızına ulaşılabilecek pozisyona gelindiğinde bir daha ihale yapılmasına gerek olmadığının da kanıtı olarak kendini belli ediyor. 4,5G’ye geçmeyen ya da telefonu desklemeyen kullanıcılar 3G ile aynı şekilde iletişimlerini sağlayabilecekler. Tabi 4,5G ileriki dönemlerde faturalara yansıyacak kadar büyük bir hız. Daha hızlı internet ile birlikte daha çok veri harcamak da kaçınılmaz. Bununla birlikte yüksek faturalarla karşılaşmamak için veri kullanım hesaplayıcılardan faydalanmakta fayda var. 

 

1995 yılında ilk SMS’in gönderilmesi ve 1G’nin çıkması ile birlikte 2000 yılında 2G ortaya çıktı. 1G’den farklı olarak daha büyük bir kapasite ve ses ile verileri şifreleme imkanı vardı. 1G gibi hücresel veriler ile oluşan bir sistem olsa da analog veriyi tarihe karıştıran ve sayısal veriyi gündeme getiren bir oluşumdu. 2G oluşturulduğu zamanlarda bant genişliği çok ve istemci azdı. Bununla birlikte telefon kullanım dışındayken bile meşgul olarak gözüküyordu. Daha sonra 3G için çalışmalara başlandı ve ilk mobil genişbant olarak 2009 yılında hayatımıza girdi. Hizmetleri sayesinde görüntülü arama ve kablosuz olarak veri aktarımı gerçekleştirildi. Kapsama alanında oluşan sorunlar, 3G cihazların pil ömürlerinin azlığı ve fazla gelen 3G ücretleri gibi sorunlardan dolayı 3 buçuk 4 demeden 4,5G’ye geldik. Şimdi ise tek sıkıntımız faturalardaki kabarmalar olacak gibi gözüküyor.