Mitolojideki Oidipus,Rüstem, Sührab hikayelerini ‘Kırmızı Saçlı Kadın’ kitabında işleyen pamuk binlerce yıllık baba (devlet) oğul (halk) çatışmasını ve babaya olan ihtiyacı hikaye şeklinde sunuyor. Oğul babadan sevgi şefkat bekler ayrıca ne yapıp yapmaması gerektiğini sürekli ona hatırlatan ona yol gösteren bir baba ister. Fakat baba çok fazla otoriterleşir ise babaya olan isyan körüklenir. Anadolu’dan İstanbul’a ilk göçen halkların kırsal aile yapısı olan baba oğul ilişkisini sürdüğünü hatta İstanbul’da tarlalar için kaynak suyu çıkartma (kuyuculuk) işlerinin geniş aile yapısıyla günlerce süren bir işlem olduğunu aktarıyor. Kuyuculuk Osmanlıda çok popüler bir işti bugün artezyen aletlerinin gelişmesiyle kuyuculuk mesleği kalmamıştır ama daha çok yakın zamana kadar istanbul2da kuyuculuk işleri baba,oğul ve aile fertleriyle birlikte günlerce süren bir işti. Orhan Pamuk “Tıpkı mitoljide olan Rüstem ile Sürab’ın ilişkisinde olduğu gibi bir hikaye yazdım. hikayenin konusu istanbul’daki kuyuculuk zanatıyla ilgili” İstanbulda hala yaşayan kuyucu ve kuyucu çıkraklarıyla repörtajlar yapan Pamuk yaşanmış hikayelerden iyi bir derleme yapıyor. Hikayeyi bukadar kısa tutmasının sebebi olarakta Orhan Pamuğa gelen kısa hikaye yazamaz ve tasrifi çok uzun gibi eleştirilerden kaynaklandığını söylüyor.
Türkiye’deki artan otoriter yapıyı kitabında hikayeleştiren yazar halkın devlet babadan otorite değil sevgi şefkat beklediğini aksi halde İstanbul’a kırsal kesimden göç edip modernlikle buluşan oğulun babaya olan isyanı gibi halkın da devlete isyanı kaçınılmazdır. Aslında gezi parkında olan olay tam olarak buydu. Zaman gazetesinin sorularını yanıtlayan Orhan Pamuk AKP ye de ciddi eleştirilerde bulundu %50 aldın daha ne istiyorsun diyen Pamuk Tükiye’de gazetecilere olan baskı yüzünden okunacak gazete kalmadı hepsi paçavraya döndü. Ülkede inanılmaz kutuplaşma var böle giderse kitabımdaki Rüstem ile Sürabın hikayesinde olduğu gibi oğul babasına isyan edecek. Tükiyede akademisyenlere yönelik tepkiye de anlam veremediğini söylüyor.